Düşük Malignite Potansiyelli Papiller Ürotelyal Neoplazi
Düşük malignite potansiyelli papiller ürotelyal neoplazi, daha çok mesanede görülen, genellikle iyi seyirli bir tür tümördür. Bu durum, mesane kanserinden farklıdır ve mesane kanseri ile karıştırılabilir.
Düşük Malignite Potansiyelli Papiller Ürotelyal Neoplazi (PUNLMP) Nedir?
Düşük Malignite Potansiyelli Papiller Ürotelyal Neoplazi (PUNLMP), başta mesane olmak üzere ve üriner sistemde görülen nadir bir tümör kategorisidir. 1998 yılında Uluslararası Ürolojik Patoloji Derneği (ISUP) tarafından tanımlanan bu kategori, papiller ürotelyal lezyonların derecelendirilmesinde daha hassas bir yaklaşım sunar. Çoğu zaman iyi prognoz gösteren bu lezyonlar, histolojik olarak benign papillomalardan farklılıklar taşır.
Düşük Malignite Potansiyelli Papiller Ürotelyal Neoplazi Özellikleri
Patolojik Özellikler
Ürotelyumun yüzeyinde papiller (dallanan ya da parmak şeklinde uzanan) bir büyüme yapısı gösterir. Hücrelerde bozulma çok hafif düzeydedir. Agresif özellikler göstermez; mesanenin kas tabakasına yayılım yapma eğilimi yoktur.
Davranış Özellikleri
Düşük malignite potansiyelli papiller ürotelyal neoplazi kanserleşme riski düşük olan bir tümördür. Kanser gibi yayılım yapma veya uzak metastaz oluşturma eğilimi yoktur. Ancak, bu tür neoplaziler tekrarlama eğilimi gösterebilir. Nadiren yüksek dereceli maligniteye dönüşüm gösterebilir.
Düşük Malignite Potansiyelli Papiller Ürotelyal Neoplazi Belirtileri
İdrarda kanama (hematüri) en sık görülen belirtidir. Sık idrara çıkma ya da idrar yaparken yanma hissi gibi irritatif belirtiler nadiren görülebilir.
Tanı
Sistoskopi
Mesanede papiller yapıların görülmesi. Görsel muayene sırasında şüpheli alanların incelenmesi için biyopsi alınır. Sistoskopi, mesane ve üretra gibi idrar yollarının iç yapısını incelemek için kullanılan bir tanı ve bazen tedavi yöntemidir. Bu işlem, sistoskop adı verilen, ucunda kamera ve ışık bulunan ince bir tüp yardımıyla gerçekleştirilir. Sistoskop, idrar yolundan mesaneye doğru ilerletilir ve görüntüler ekrana yansıtılarak doktor tarafından değerlendirilir.
Sistoskopi, sık idrar yolu enfeksiyonları, idrarda kan görülmesi (hematüri), mesane taşı veya tümörlerinin tespiti gibi durumların nedenini araştırmak için yapılabilir. İşlem genellikle lokal, spinal veya genel anestezi altında gerçekleştirilir ve kısa sürede tamamlanır. Minimal invaziv bir yöntem olan sistoskopi, tanı koyma ve bazı tedavi işlemlerinin yapılmasında etkili bir rol oynar.
Biyopsi ve Patoloji
Histopatolojik inceleme tanıyı kesinleştirir. Düşük mitotik aktivite (hücre bölünmesi) ve minimal atipi tanıyı destekler. Mesane biyopsisi, mesane dokusundan küçük bir parça alınarak laboratuvar ortamında incelenmesi işlemidir. Genellikle sistoskopi sırasında yapılan bu işlem, mesanede görülen anormal doku, tümör veya lezyonların tanısını kesinleştirmek amacıyla gerçekleştirilir.
Biyopsi ile alınan doku örneği, patoloji laboratuvarında mikroskop altında incelenerek kanser, enfeksiyon, inflamasyon veya diğer anormal durumların varlığı değerlendirilir. Patoloji raporu, alınan örnekteki hücrelerin yapısını ve özelliklerini detaylı olarak tanımlar ve doğru tanının konulmasına yardımcı olur. Mesane biyopsisi, mesane kanserinin evresini ve türünü belirlemek için önemli bir tanı aracıdır ve tedavi planlamasında kritik bir rol oynar.
İdrar Sitolojisi
Çoğunlukla normal sonuç verir, çünkü malign hücre dökülmesi nadirdir. İdrar sitolojisi, idrar örneğindeki hücrelerin mikroskop altında incelenmesiyle gerçekleştirilen bir tanı yöntemidir. Bu test, özellikle idrar yollarında kanser hücrelerinin varlığını araştırmak amacıyla kullanılır.
İdrar sitolojisi genellikle mesane kanseri, üreter veya böbrek pelvisindeki kanser şüphesi durumlarında uygulanır. İşlem sırasında alınan idrar örneği, laboratuvar ortamında uzman bir patolog tarafından analiz edilir. Kanser hücrelerinin yanı sıra, enfeksiyon veya inflamasyon gibi diğer anormal durumlar da saptanabilir.
Basit, invaziv olmayan ve genellikle ağrısız bir yöntem olan idrar sitolojisi, kanser tanısında ve tedavi sürecinin takibinde önemli bir rol oynar. Ancak, testin bazı düşük dereceli tümörleri tespit etmede sınırlı olabileceği unutulmamalıdır.
Düşük Malignite Potansiyelli Papiller Ürotelyal Neoplazi Tedavisi
Transüretral Rezeksiyon (TUR M)
Düşük malignite potansiyelli papiller ürotelyal neoplazi tedavisinde TUR M işlemi ile tümör çıkarılır. TUR M, hem tanısal hem de tedavi edicidir. Transüretral Rezeksiyon (TUR M), mesane kanseri ve diğer idrar yolu hastalıklarının tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir cerrahi prosedürdür. Bu işlem, üretra (idrar yolu) üzerinden bir endoskop (rezektoskop) ile mesaneye girilerek gerçekleştirilir. Kanserli doku veya anormal hücreler, rezektoskop aracılığıyla elektriksel bir akım kullanılarak kesilir ve bu dokular vücuttan çıkarılır.
TUR M, mesane kanserinin tedavisinde genellikle başlangıç evresindeki tümörleri almak için tercih edilir, ancak aynı zamanda mesanede bulunan polipler veya başka anormal büyümeler için de yapılabilir. İşlem genellikle lokal veya spinal anestezi altında gerçekleştirilir ve minimal invaziv bir yöntem olduğu için hastalar genellikle hastanede kısa süreli bir yatış sonrası taburcu edilir. TUR M, etkili bir tedavi yöntemi olmakla birlikte, işlem sonrası bazı hastalarda kanama, enfeksiyon ve mesane fonksiyonlarıyla ilgili komplikasyonlar görülebilir.
İzlem
Düşük malignite potansiyelli papiller ürotelyal neoplazi tekrarlama riski nedeniyle hastalar düzenli sistoskopik kontrollerle takip edilir. İzlem sıklığı, hastalığın tekrarlama eğilimine bağlıdır (genellikle ilk yıl üç ayda bir, sonra altı ayda bir).
Prognoz
Genellikle mükemmeldir. Çoğu hasta TUR M ameliyatı ile tamamen iyileşir. Nadiren yüksek dereceli maligniteye progresyon gösterebilir, bu nedenle dikkatli takip gereklidir.
Sonuç
Düşük malignite potansiyelli papiller ürotelyal neoplazi, iyi seyirli bir neoplazm olmasına rağmen, dikkatli bir takip gerektirir. Bu lezyonların nüks ve progresyon riski az olsa da, histolojik benzerlikler nedeniyle LGPUC’dan ayırt edilmesi zordur. Bu nedenle, tanı konulan hastaların uzun vadeli izlem protokollerine uyumu büyük önem taşır. Gelecekte, moleküler belirteçlerin kullanımı, tanı ve tedavi süreçlerini daha da iyileştirebilir.
Prof. Dr. Yusuf İLBEY
Üroloji Doktoru
Kaynak: https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S1078143919304016